T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
WEB SİTESİ GİZLİLİK VE ÇEREZ POLİTİKASI
Web sitemizi ziyaret edenlerin kişisel verilerini 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca işlemekte ve gizliliğini korumaktayız. Bu Web Sitesi Gizlilik ve Çerez Politikası ile ziyaretçilerin kişisel verilerinin işlenmesi, çerez politikası ve internet sitesi gizlilik ilkeleri belirlenmektedir.
Çerezler (cookies), küçük bilgileri saklayan küçük metin dosyalarıdır. Çerezler, ziyaret ettiğiniz internet siteleri tarafından, tarayıcılar aracılığıyla cihazınıza veya ağ sunucusuna depolanır. İnternet sitesi tarayıcınıza yüklendiğinde çerezler cihazınızda saklanır. Çerezler, internet sitesinin düzgün çalışmasını, daha güvenli hale getirilmesini, daha iyi kullanıcı deneyimi sunmasını sağlar. Oturum ve yerel depolama alanları da çerezlerle aynı amaç için kullanılır. İnternet sitemizde çerez bulunmamakta, oturum ve yerel depolama alanları çalışmaktadır.
Web sitemizin ziyaretçiler tarafından en verimli şekilde faydalanılması için çerezler kullanılmaktadır. Çerezler tercih edilmemesi halinde tarayıcı ayarlarından silinebilir ya da engellenebilir. Ancak bu web sitemizin performansını olumsuz etkileyebilir. Ziyaretçi tarayıcıdan çerez ayarlarını değiştirmediği sürece bu sitede çerez kullanımını kabul ettiği varsayılır.
Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz aşağıda sıralanan amaçlarla T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından Kanun’un 5. ve 6. maddelerine uygun olarak işlenmektedir:
Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz, kişisel verilerinizin işlenme amaçları doğrultusunda, iş ortaklarımıza, tedarikçilerimize kanunen yetkili kamu kurumlarına ve özel kişilere Kanun’un 8. ve 9. maddelerinde belirtilen kişisel veri işleme şartları ve amaçları kapsamında aktarılabilmektedir.
Çerezler, ziyaret edilen internet siteleri tarafından tarayıcılar aracılığıyla cihaza veya ağ sunucusuna depolanan küçük metin dosyalarıdır. Web sitemiz ziyaret edildiğinde, kişisel verilerin saklanması için herhangi bir çerez kullanılmamaktadır.
Web sitemiz birinci ve üçüncü taraf çerezleri kullanır. Birinci taraf çerezleri çoğunlukla web sitesinin doğru şekilde çalışması için gereklidir, kişisel verilerinizi tutmazlar. Üçüncü taraf çerezleri, web sitemizin performansını, etkileşimini, güvenliğini, reklamları ve sonucunda daha iyi bir hizmet sunmak için kullanılır. Kullanıcı deneyimi ve web sitemizle gelecekteki etkileşimleri hızlandırmaya yardımcı olur. Bu kapsamda çerezler;
İşlevsel: Bunlar, web sitemizdeki bazı önemli olmayan işlevlere yardımcı olan çerezlerdir. Bu işlevler arasında videolar gibi içerik yerleştirme veya web sitesindeki içerikleri sosyal medya platformlarında paylaşma yer alır.
Oturum Çerezleri (Session Cookies) |
Oturum çerezleri ziyaretçilerimizin web sitemizi ziyaretleri süresince kullanılan, tarayıcı kapatıldıktan sonra silinen geçici çerezlerdir. Amacı ziyaretiniz süresince İnternet Sitesinin düzgün bir biçimde çalışmasının teminini sağlamaktır. |
Web sitemizde çerez kullanılmasının başlıca amaçları aşağıda sıralanmaktadır:
Farklı tarayıcılar web siteleri tarafından kullanılan çerezleri engellemek ve silmek için farklı yöntemler sunar. Çerezleri engellemek / silmek için tarayıcı ayarları değiştirilmelidir. Tanımlama bilgilerinin nasıl yönetileceği ve silineceği hakkında daha fazla bilgi edinmek için www.allaboutcookies.org adresi ziyaret edilebilir. Ziyaretçi, tarayıcı ayarlarını değiştirerek çerezlere ilişkin tercihlerini kişiselleştirme imkânına sahiptir.
Kanunun ilgili kişinin haklarını düzenleyen 11 inci maddesi kapsamındaki talepleri, Politika’da düzenlendiği şekilde, ayrıntısını Bakanlığımıza ileterek yapabilir. Talebin niteliğine göre en kısa sürede ve en geç otuz gün içinde başvuruları ücretsiz olarak sonuçlandırılır; ancak işlemin ayrıca bir maliyet gerektirmesi halinde Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından belirlenecek tarifeye göre ücret talep edilebilir.
9 Ocak 2024 Salı günü düzenlenen programda Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz ve 12 Bakan ile valileri buluşturduklarını ifade eden İçişleri Bakanımız Sayın Ali Yerlikaya, “Dün; Millet’in Evi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Cevdet Yılmaz’ın teşrifleri ve 12 Bakanımızın katılımıyla Valiler Toplantımızın birinci gününü gerçekleştirdik. Bu sabah da 81 il valimizle birlikte ‘egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ sözünün tecelli ettiği Gazi Meclis’imizde bulunmanın onurunu yaşıyoruz. Meclis’imiz; koskoca bir milletin var olma mücadelesini, en zor şartlar altında yönetmiş; sadece Aziz Milletimize değil, tüm mazlum milletlere de ilham olmuş bir Meclis’tir.” ifadelerini kullandı.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin birçok zaferde ve başarıda önemli yeri olduğunun altını çizen İçişleri Bakanımız Sayın Ali Yerlikaya, konuşmasında şunları kaydetti:
“Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde, Yüreği vatan aşkıyla yanan Mehmetçiklerimizin sevk ve idaresi, kurtuluş planları, Ankara’da yanan bağımsızlık ateşinin tüm yurda yayılması, işte hep bu Meclis’imiz sayesinde oldu. Peki sadece Millî Mücadele’de mi? 15 Temmuz’da da Milletimizin birlik, beraberlik ve kardeşliğine kasteden hain FETÖ’cülerin ilk hedeflerinin başında Yine Gazi Meclis’imiz geliyordu. Çünkü Meclis’imiz, halk iradesinin tecelli ettiği yerdi. Devlet sistemimizin ve kurumlarımızın merkeziydi. O gün, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde millet olarak istiklalimize ve istikbalimize Canımız pahasına sahip çıktık. Türkiye’ye diz çöktürmeye çalışanlara hamd olsun tarihi bir ders verdik. Bu duygularla; bizleri Yüce Meclis’te kabul eden Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımıza şükranlarımı sunuyor, saygı ile selamlıyorum.”
İçişleri Bakanımız Sayın Ali Yerlikaya’nın ardından TBMM Başkanı Prof. Dr. Sayın Numan Kurtulmuş valilerimize hitaben konuşmalarını gerçekleştirdi.
Türkiye Büyük Meclisinin 2 önemli özelliği olduğunu ifade eden TBMM Başkanı Prof. Dr. Sayın Numan Kurtulmuş, Gazi unvanlı bir yerde valiler ile buluşmaktan dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirdi. TBMM Başkanı Prof. Dr. Sayın Numan Kurtulmuş, “Bunlardan birisi devlet kurmuş meclis olmasıdır. Millî mücadeleyi en zor şartlarda, meclisin çatısı altında karargâh olarak kullanarak gerçekleştirmiş olan bir meclistir. Aynı zamanda 2 sefer gazi olmuş bir meclistir. Hem Cumhuriyetin kuruluşunda İstiklal Harbimizin verilmesi ile birlikte gazilik unvanını kazanmış. Hem de az önce Sayın Bakanımızın da ifade ettiği gibi, 15 Temmuz gecesi milli iradeye sahip çıkarak, bombalanarak bedelini ödeyerek, yaralanan milletvekillerimizin de olduğunu hatırlıyoruz, bu şekilde ödemiş bir meclistir. Dolayısıyla milli iradenin tecellisi olan, milletin karar merkezi olan TBMM’de sizlerle birlikte bu buluşmayı gerçekleştirmekten dolayı, sizlere ev sahipliği yapmaktan dolayı teşekkürlerimi ediyorum, sefalar getirdiniz.” diye konuştu.
10 Ocak İdareciler Günü ile birlikte Çalışan Gazeteciler Günü’nü de kutlayan TBMM Başkanı Sayın Kurtulmuş, Türkiye’nin içinde bulunduğu bölge itibariyle önemli bir merkez olduğunu dile getirdi. TBMM Başkanı Prof. Dr. Sayın Numan Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“İçinde bulunduğumuz bölge ve içinde yaşadığımız zamanın ileride tarihin yazacağı fevkalade önemli dönemlerden birisi olduğunu hepimiz biliyoruz. Ne yazık ki dünyadaki güç mücadelelerinin, devletler arasındaki hakimiyet savaşlarının, bölgeler arasındaki çatışma ve çelişkilerin, siyasi ve ekonomik rekabetin bütün unsurları ile tecelli ettiği bir bölgede yaşıyoruz. Bir tarafta Karadeniz’de, diğer tarafta Balkanlarda ve Kafkaslarda, güneyde Orta Doğu’da hatta Yemen’e kadar uzanan coğrafyada insanlık tarihinin en önemli türbülanslarının yaşandığı bir dönemdeyiz. Bu gerçekten yeniden oluşların olduğu bir dönemdir. Tam da Türkiye olarak biz, böyle olayların yaşandığı bir coğrafyada merkezdeyiz. Dolayısıyla bu geniş coğrafyada ortaya çıkan herhangi bir hadise doğrudan Türkiye’nin siyasi, sosyal ve ekonomik yapısına tesir etmektedir. Dolayısıyla hem dünyadaki gelişmeleri yakinen takip etmek hem de bölgemizdeki gelişmeleri yakından bilmek gibi bir sorumluluğumuz var.”
Yakın dönemlerde insanlığın hiç tecrübe etmediği yeni savaş türleriyle karşılaşıldığını dile getiren TBMM Başkanı Sayın Kurtulmuş, “Örneğin ticaret savaşları, ekonomik savaşlar ve İçişleri Bakanlığını yakından ilgilendiren vekalet savaşları en büyük tahribatı bu bölgede yapmaktadır. Vekalet savaşları adını verdikleri, hem de süslü bir tanımla ifade ettikleri şey, aslında emperyalizmin yeni oyun sahnesidir. Kurdukları, ellerine silah verdikleri, arkalarına siyasi ve istihbarı, askeri destek verdikleri terör örgütleri vasıtasıyla bu geniş coğrafyayı, Asya’dan Afrika’nın kuzeyinden güneyine kadar, kendilerince dizayn etmeye çalışmaktadırlar. Bu vekalet savaşlarının kirli araçları olan terör örgütleri yeni uluslararası ilişkilerin de aparatı haline dönmüştür. İnsanlık tarihi boyunca hiç yaşanmamış bir durumdur. Buna karşı da Türkiye olarak son derece ciddi ve uyanık tedbirler almak durumundayız, Allah hepinizden razı olsun çünkü bu mücadelenin tam göbeğinde yer alıyorsunuz.” dedi.
Terör örgütlerinin Türkiye’de etnik ve mezhep bölünmeleri oluşturmaya çalıştıklarını ve bu konuda dikkatli olunması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Sayın Numan Kurtulmuş, sözlerine şöyle devam etti:
“Bu terör örgütleri, özellikle bölgemizin etnik ve mezhebi bölünmeleri, burada oluşan kültürel farklılıklar üzerinden yeniden fay hatları oluşturarak kalıcı, halklar arasındaki savaş ve halklar arasındaki çatışmanın da unsurları olarak kullanılıyorlar. Ortaya çıkartılan DEAŞ terör örgütünün Orta Doğu coğrafyasında ne iş yaptığına bakarsak bu söylediğimin ne kadar ciddi bir hakikat olduğu ortadadır. Bölgede halkların yer değiştirmesi, göç, iç savaşlar ve etnik yer değiştirmelerin en önemli sebepleri olarak terör örgütleri kullanılmaktadır. Dolayısıyla Türkiye olarak burada verdiğimiz mücadeleyi sadece terör örgütlerinden müteşekkil bir mücadele olarak göremeyiz. Diyoruz ya ‘son terörist kalmayıncaya kadar bu mücadeleyi sürdüreceğiz’ ama bunun bir adım ötesine geçmek, terörün arkasındaki tüm sebepleri ortadan kaldırana kadar bu mücadeleyi sürdürmek zorundayız. Bu terör örgütlerine verilen destekler, arkalarındaki siyasi saikler de tamamen ortadan kaldırılmadan Orta Doğu coğrafyası başta olmak üzere bu bölge terörün hareket alanı olmaktan kurtulmayacak, bölge kaostan uzaklaşmayacaktır. Bu yüzden bu noktada terör örgütlerinin arkasındaki sebepleri ortadan kaldıracak kararlılığı ortaya koyabilecek bir güçtedir.
Türkiye’nin bulunduğu coğrafya itibari ile iki ayağını da yere sağlam basmaktan başka şansı olmadığının altını çizen TBMM Başkanı Sayın Kurtulmuş, “Güçlü bir ülke olacağız, Türkiye Yüzyılı olarak adlandırdığımız önümüzdeki dönem hem bölgesel gelişmeleri hem de küresel güç denklemlerini yeniden etkileyebilecek ülkelerden birisi olacağız. Bunun için sözü güçlü, gücü tesirli bir Türkiye oluşturmak için gayret edeceğiz. Burada özellikle bu bölgede en önemli meselelerimizden birisi de içeride birlik ve beraberliğimizi mutlaka sağlamaktır. Halkımızın bütün fertleri arasında ayrım gözetmeksizin, 85 milyon vatandaşımızın tamamını özgür ve eşit yurttaşlar olarak kabul ederek, vatandaşlarımızın hepsine devlet adına el uzatacak olan sizlersiniz. Gönlünü açacak olan sizlersiniz. Sofralarını vatandaşlarımız ile paylaşacak olan sizlersiniz. Bu dönemde tarihi bir sorumluluğunuz olduğunu bir daha hatırlatmak isterim.” ifadelerini kullandı.
Türk devlet geleneğinin bir siyaset ahlakı ve devlet tecrübesini de barındırdığına işaret eden TBMM Başkanı Sayın Kurtulmuş, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Hepimizin yakından bildiği bizim devlet işlerini yönetmedeki temel düsturumuz olan, yolumuz aydınlatan temel şiarlardan birkaç tanesini başta kendim olmak üzere sizlere hatırlatmak isterim. Özellikle bizim devletimizin felsefesinin temelinde yatan şey ‘devlet-i ebed müddet’ fikridir. Bizim için devlet sadece isminden müteşekkil bir araç değil, devlet milletin müşahhas bir şekilde örgütlenmiş şeklidir. Ezelden ebede kadar da uzanacak bir devamlılığı sağlamak zorundadır. Bu yüzden bu topraklarda bizim kurduğumuz devletler, Anadolu’ya gelmeden önce kurduğumuz devletlerin tamamı, bir süreklilik içerisinde bir öncekinin devamı şeklinde gelmiştir. Ne yazık ki bazıları bu ülkede tarihi okurken yanlış okumaktadırlar. Tarihi her bir sayfasında bir hikâyenin anlatıldığı bir hikâye gibi okuyorlar. Türk devletinin tarihi bir bütünlük, bir devamlılık arz eder. Bizim için Selçuklu ne ise Osmanlı odur, Osmanlı ne ise Türkiye Cumhuriyeti de odur. Bu devlet birbirinin rakibi ya da alternatifi değildir, devamıdır. İnşallah Türkiye Cumhuriyeti devleti de kıyamete kadar ebediyen yaşayacaktır.”
“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” düsturu ile hareket etmek gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Sayın Numan Kurtulmuş, “Bu cümlenin hakikatini gerçekleştirmek ise hayatımız boyunca yapacağımız bütün işlere aksettirmemiz gereken temel bir şiardır. Devleti yaşat ki insan yaşasın değil, insanı yaşat ki devlet yaşasın. Aslolan insandır, Allah’ın yaratılışta eşit insanlar olarak yeryüzüne gönderdiği insanlardır. Aslolan hazreti insandır. İnsanı eşref-i mahlukat olarak kabul eden, insanı aynı zamanda da dünyanın yaratılışının merkezine koyan bir fikrin mensupları bu sözü söyleyebilir. Bu yüzden ecdadımızın bize yaptığı bu tavsiye hayatımızın sonuna kadar onurla taşıyacağımız bir miras gibidir. Devleti esas alarak değil, milleti esas alıp millet adına devleti yöneten işte buradaki valilerimiz ve yöneticilerimizdir.” şeklinde konuştu.
“Devlet hacet kapısıdır” sözünün yollarını aydınlattığını dile getiren TBMM Başkanı Sayın Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Vatandaş gidecek, eksiğini ve ihtiyaç duyduğunu devletten görecektir. Bu yüzden sizler devletin halka uzanan eli ve halka açılan sofrası ve gönlü olacaksınız. Böyle devam ettiğimiz zaman vatandaş da rahat şekilde devletin kapısını çalacak ve o kapıdan dilediğini almaya gayret edecektir. Şunu sevinçle iftiharla ifade edebilirim ki, devleti hacet kapısı gören vatandaşlarımıza karşı, aslolan millet olduğunu bilen ve esas olanın halka hizmet etmek olduğunu bilen sizler sayesinde artık geçmiş yıllarda o konuştuğumuz konu Türkiye’nin tarihinde kaldı. Devlet millet çatışması değil, devlet millet kaynaşmasını siz değerli valilerimiz ve devletin illerdeki temsilcileri üzerinden güçlü şekilde yaşıyoruz. Eskiden vali dediğini vatandaş görmezdi. Küçük şehirlerde bile göremezdi vatandaş, emniyet müdürünü ve kaymakamı göremezdi. Devleti temsil eden unsurlar, Necip Fazıl’ın dediği gibi devlet dediğin çatık kaşlı zattı. Millet sadece jandarmayı bilirdi. Jandarmayı da sadece dipçiği ile hatırlardı. Hatta ve hatta bir emniyet müdürlüğünün önünden geçerken vatandaş karşı kaldırıma geçer ve oradan yürürdü, bunların hepsi geride kaldı. Devletin bütün yöneticileri vatandaşın içerisinde, vatandaşla birlikte devlet millet kaynaşmasını temin etmiş vaziyettedir. Bu temel şiarlarımızdan ödün vermediğimiz sürece Türkiye’nin önü açıktır. İçeride birliği sağlama imkânımız son derece güçlüdür. Türkiye düşmanlarının da Türkiye’ye zarar verme imkân ve ihtimalleri olmayacaktır.”
Devlet adamlarında ve valilerde bulunması gereken bazı hususları valiler ile paylaşan Prof. Dr. Sayın Numan Kurtulmuş; Nizamülmülk, Koçi Bey, Yusuf Has Hacib, Defterdar Sarı Mehmet Paşa gibi devlet adamlarından örnek vererek konuşmasını sürdürdü. TBMM Başkanı Sayın Kurtulmuş, sözlerine şöyle devam etti:
“Devlet tecrübeyi, birikimi ve aynı zamanda görgüyü ve terbiyeyi ifade ediyor. Bütün bunların hepsi bizlerin siyasetname olarak okuduğumuz, geçmiş dönemdeki şaheser siyaset metinlerinde görüyoruz. Hatta daha ötesinde padişahların fermanları ile yapılan fermanlarda hem atama ifade edilir hem de bu atamanın yanına nasihatname ve vasiyetname manasında atanan kişiler ile ilgili bazı huşular dile getirilirdi. Bunlardan sadece bir tanesini hatırlatmak istiyorum. Gazi Evranos Paşa, Rumeli Beylerbeyi olarak atandığında o fermanda kendisine çok önemli nasihatlerde bulunuluyor. ‘Şimdi oraya gideceksin, oradakiler senin akraban, hemşerin. Yıllardır onları görmedin. Zannetme ki o insanlar bıraktığın gibi dururlar, insanların nasıl ki fiziki yapıları değişiyorsa insanların fikri yapıları da değişir. Onlara bıraktığın şekilde değil, bulduğun şekilde muamele edeceksin’ diyor padişah. Bu tavsiye ciltlerle anlatılabilecek bir tavsiyedir. Bu anlamda Nizamülmülk’ün Siyasetnamesinde, Koçi Bey’in Risale’sinde, Defterdar Sarı Mehmet Paşa’nın Risalelerinde fevkalade önemli tavsiyeler var. Bunlardan birkaç tanesini paylaşmak isterim. Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig’inde ifade ettiği en önemli hususlardan birisi yüksek vazife şuurudur. Yani bir devlet adına bir ilde bütün sorumluluğu üzerine alan valilerin mutlaka çok yüksek bir sorumlulukla hareket etmesini şart olarak görüyor Yusuf Has Hacib. Bunun ellerindeki en temel imkân olduğunu ifade ediyor. Bu ismini saydığınım 4 önemli siyasetnamenin hepsinde ifade edilen önemli hususlardan birisi ise, valilerin devlet adına yönetenlerin mutlaka adaleti sağlamak mecburiyetidir. “Adalet Mülkün Temelidir” sözü bizim en temel yönetim ilkelerimizden birisidir. Sadece laf olsun diye değil, sadece güzel levhalarının üzerinde olsun diye değil devletin ana direği, devlet çadırının ana direği olsun diye tesis edilsin istenmiştir. Bunun için adaleti olmayan devletin refahı da olmaz, geleceği de olmaz sözü bütün siyasetnamelerimizde bize öğretilmiştir. Yine aynı şekilde yine Nizamülmülk’ün ifade ettiği hususlardan birisi valilerin ilim sahibi olmasıdır. Yani dünyayı, dünyada nelerin olup bittiğini valilerin bilmesi gerektiğini ve işlerini yaparken de ilmi bir anahtar olarak kullanmaları gerektiğini bize tavsiye eder.”
Valilerin en önemli görevlerinden birisinin adaleti sağlamanın yanında zulmü de ortadan kaldırmak olduğuna değinen TBMM Başkanı Prof. Dr. Sayın Numan Kurtulmuş, “Eğer varsa bu zulmü işleyenlerin bir şekilde valilerimiz tarafından bertaraf edilmesi de adaletin tesisinin ilk şartıdır. Özellikle Defterdar Sarı Mehmet Paşa bu konuda uzun uzun tavsiyelerde bulunarak, zulmü önlemenin nasıl hayati bir sorumluluk olduğunu ifade ediyor. Bir başka ifade yine hepimizin bildiği işi ehline vermektir. Nizamülmülk’ün de çok temel konularından birisidir. Emaneti ehline vermek gerekir. Bir iş yaptığınız zaman işi emanete veriniz, emaneti ehline veriniz ve hükmettiğinizde adaletle hükmediniz. Ne emaneti ehline vermek ne de adaletle hükmetmek keyfi bir mesele değildir. Yöneticinin mutlaka uyması gereken bir husustur.” dedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Kurtulmuş sözlerine şu şekilde devam etti:
“İfade ettiğim gibi gerçekten çok önemli bir dönemden geçiyoruz. Hiç abartılı bir şekilde konuşmadan şunu çok rahat söyleyebilirim dünya şuanda 2. Dünya Savaşı öncesindeki şartlar neyse onların hepsine sahiptir. Fevkalade büyük bir huzursuzluk üstündedir. Diken üstünde oturmaktadır dünya. Ve maalesef dünyanın fevkalade ciddi şekilde büyüsü bozulmuş terazisi bozulmuş ve dünyadaki bütün dengeler alt üst olmuştur. Öyle görünüyor ki önümüzdeki dönem ne kadar devam edeceğini bilmeyiz ama dünya sistemi yeni bir dengeye kavuşana kadar bu türbülanslar devam edecektir. İnan ki her türbülans Çin denizinde olandan Afrika’da olana kadar her gelişmede az öncede ifade ettiğim gibi Türkiye’yi çok rahat, yakından ilgilendirmektedir. Bunun için biz içerde dirliğimizi, birliğimizi; devlet, millet kaynaşmasını en üst seviyeye çıkaracağız. Bizlerden kaynaklanan eksik ihmal kusur hiçbir şeyin olmaması ve hep beraber daha güçlü bir noktaya doğru ilerlemeye gayret sarf edeceğiz. İşçimizdeki farklılıkları bir zenginlik vesilesi olarak bilerek demokrasiyi adalet ve özgürlük prensipleriyle bütünleştirerek yolumuza devam edeceğiz.”
TBMM Başkanı Sayın Kurtulmuş konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Hiç şüphemiz olmasın ki Türk milleti olarak bizim önümüzdeki en önemli ödevlerden birisi de Türk Devleti olarak en önemli sorumluluklardan birisi de yeni bir dünyanın kurulması için gece gündüz 24 saat mücadele etmektir.”
İsrail’in Filistin’de, Gazze’de yapmış olduğu zulümlere vurgu yapan TBMM Başkanı Sayın Kurtulmuş, “En son İsrail’in Filistin’de Gazze’de yapmış olduğu zulümler sadece faşist İsrail yönetiminin insanlığa ödettiği ağır bedellerden ibaret görülemez. Bu geldiğimiz noktada evet doğru Netanyahu ve çetesi insanlık suçları işlemektedir. Katliam boyutlarını çoktan aşan bir soykırım icra etmektedir. Ama ondan daha önemlisi insanlık camiası ve uluslararası sistem böylesine büyük bir vahşete kılını kıpırdatmadan hiçbir tedbir almadan sadece seyirci kalmaktadır. Burada yeni bir siyasal mimarinin küresel siyasi mimarinin inşa edilmesi insanlığın önündeki en temel ödevlerden birisidir. Ancak bunu da temelinde demin saydığım bu prensipler olan bir medeniyet inşa edebilir. Türkiye’ye de böyle bir sorumluluk düşüyor.” şeklinde konuştu.
Ukrayna’da insanlar öldürüldüğünde bunu bir savaş suçu olarak kabul edip, Filistin’de bebeklerin kundaklarında kurşunlanmasına seyirci kalan, ses çıkarmayan hatta bunu İsrail’in meşru müdafaa hakkı olarak gören zihniyetin yeryüzünde adaleti nasıl sağlayacağını sorgulayan TBMM Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş, “Bu anlamda insanlar arasında hiçbir hiyerarşi kabul etmeyen her bir insan yaratılışta eşit haklara sahip insandır olarak gören bir medeniyete ihtiyacımız var. İşte o medeniyet de bizim medeniyetimizdir. Biz bu medeniyetin değerleri üzerinde küresel sistemi yeniden inşa edecek bir kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. Bu bizim sorumluluğumuzdur. Bir günde birkaç günde birkaç yılda gerçekleştirilebilecek bir şey olmadığını tabi ki biliyorum. Ama biz köklerimizle buluştukça biz değerlerimizi bugünün şartları içerisinde ve bugünün ıslahlarıyla yeniden ürettikçe yeryüzünde bu anlamda öncü olmak da bu millete nasip olacaktır.” şeklinde konuşmalarına devam etti.
Devletlerin egemen eşitliği meselesi üzerinde duran Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Kurtulmuş, “Şimdi sorduğunuz zaman bütün ülkeler devletlerin egemen eşitliğini söyler. İnsan haklarının da en temel hususlarından birisi. Ama Allah aşkına 198 ülke bir tarata bir karar veriyor bir tane ülke hayır diyor ben bu karara uymuyorum. Yani 7, 7 buçuk milyar insanı temsil eden devler topluluğunun kararı çöp tenekesine atılıyor. Bir tane emperyalist devletin ortaya koyduğu fikir uluslararası sistemin kararı oluyor. Böyle bir sistem yürümez. Onun için temelinde hakkaniyet, adalet olan yeni sistemi kurmak, inşa etmek de Türkiye’nin vazifesidir. Bütün gücümüzü bu alanlarda seferber edeceğiz. Ama ilk işlimiz Türkiye’nin önce kendi içerisindeki bütün sorunlarını gerçekten karşılıklı rıza ile insanlar arasında meşveretle istişare ile ve demokratik olgunlukla çözebilecek bir çizgide yoluna devam etmesidir.” şeklinde konuşmalarını sürdürdü.
Ayrıca bir başka sorumluluğa da vurgu yapan TBMM Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş 7 Ekim’den bu yana 45’e yakın Meclis Başkanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı ile görüşmeler yaptığını aktarırken sözlerine şu şekilde devam etti: “4-5 tane katıldığımız uluslararası meclis başkanları toplantılarında birisi Avrupa Birliği (AB), birisi G20 olmak üzere orada müzakerelerde bulunmuş birisi olarak şunu gördüm ki özellikle batı ülkelerinin yöneticilerine bu konuda bir şey anlatmak mümkün değil. Neredeyse birçoğu için istisnaları bir kenara bırakıyorum. Şunu çok net söyleyebiliriz İsrail’den daha fazla İsrailli bir şekilde hareket ediyorlar. Bunları eleştireceğiz. Dün bir konuşmamda ifade ettim. Nerede Birleşmiş Milletler (BM) diyeceğiz, nerede Avrupa Birliği (AB) diyeceğiz, nerede batı ülkeleri diyeceğiz ama nerde şu İslam İş Birliği Teşkilatı üye ülkeleri demek de hakkımız değil midir? Bu kadar Müslüman ülke bu kadar elinde imkan olan Müslüman ülke ne yazık ki bu süreçte de üzerine düşen sorumluluğu yerine getirememiştir.”
Türkiye’nin şuurlu, uyanık ve ne yaptığını bilen bir şekilde yoluna devam etmesinin ve bölgede sulhu ve selameti temin etmenin gerektiğini ifade eden TBMM Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş, “Özellikle Fas’tan Endonezya’ya kadar olan bu coğrafyada çok geniş bir alana çok etkili imkanlara sahip olarak yayılmış olan İslam dünyasını da uyandırmak, uyarmak ve onlarla ortak bir noktada buluşmak bizim vazifemizdir. İsrail şu kadar büyük askeri güce sahip Eyvallah, arkasında Amerika var Eyvallah, arkasında AB var ona da eyvallah. Dünyanın hiç denenmiş silahlarına sahip bu da doğru. Bunların dünyanın bütün finansal sistemine sahip uluslararası Siyonizm bu da doğru. Dünyanın bütün medya kuruluşları bütün demeyeyim de çoğu medya kuruluşlarına hakim vaziyetteler bu da doğru. Ama İsrail’in gücünü bunlar oluşturmuyor. İsrail’in en büyük gücü İslam dünyasının dağınıklığı, kararsızlığı ve insiyatifsizliğidir. Hareket edemez halde olmasıdır.” sözlerini kullandı.
Türkiye’nin, Türkiye Cumhuriyeti devleti sınırları içerisinde yaşayanları sonra yakın coğrafyada yaşayan gönül dostlarını sonra nihayetinde 3.üncü halk olarak İslam dünyasının bütün halklarını etrafımızda toparlayacak bir kararlılığı ortaya koyması gerektiğini söyleyen TBMM Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş, “Türkiye’nin yeniden tarihi bir sorumluluğu yüklenmek üzere olduğu dönemin arifesindeyiz. Bunu sadece temenni ettiğim için söylemiyorum. Bu ülke Allah’ın izni ile ikinci yüzyılını çok başarılı bir şekilde devam ettirerek, sürdürerek dünyada örnek lider öncü ülkelerin başında gelecektir. Ve ayrıca şunu da ifade etmek istiyorum, ömrü olan görecektir. Bugün BM’nin yeniden yapılanmasını bir temenni olarak söylüyoruz ama hakkaniyet ve adalet prensipleri çerçevesinde inşallah BM’nin yeniden kurulduğunu da insanlık alemi görecektir. Bugün bunlar işte dünyada hala her sabah açtığınızda bütün TV kanallarında İsrail’in propaganda gücünü ve hakimiyetini görüyorsunuz. Çok yakın zamanda Netanyahu ve çetesinin insan hakları mahkemesinde hesap verdiğini ve işlediği bu suçlardan dolayı yargılanıp hapse atıldığını da insanlık inşallah görecektir.” ifadelerini kullandı.
Türk milletinin sözünün eri olduğunu ve bu özelliğinin Türk devletinin devlet geleneğinin de içerisine yedirilmiş bir giydirilmiş özelliği olduğunu söyleyen TBMM Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş sözlerini şöyle tamamladı: “Bu anlamda devletimiz ilkeli duruşuyla uluslararası ilişkilerde diğer ülkeler tarafından dikkatle takip edilen bir devlettir, ülkedir. Allah yolumuzu açık etsin Allah sözümüzü kuvvetlendirsin, Allah dostlarımızı sadık eylesin, ufkumuzu aydınlık eylesin hepinize işleriniz de başarılar diliyorum. Memleketinize döndüğünüzde oradaki halka oradaki milletimize de selam ve saygılarımızı iletmenizi ifade ediyor, hepinize çok teşekkür ediyor, hoş geldiniz safalar getirdiniz.”